Geçen gün bir arkadaşım bana "Sorunlarımızı tartışmak için bir danışmana ya da terapiste gitmek zorunda olmamız tuhaf değil mi?" diye sordu. Benim kadar uzun süre psikoterapistlik yaptıktan sonra artık pek düşünülmeyen bu masum soru beni düşündürdü. İnsanlar eskiden birbirleriyle konuşurlardı ve belki de güçlüydüler, çünkü insanlar birbirlerini önemserlerdi.

Beceriler hakkında

Ya sadece son bir-iki yüz yılın fenomeni olan profesyonelleşme bunu insanların elinden aldıysa? Bu kısa makalede size danışmanlık becerileri kazandırma isteğimi motive eden de bu oldu. Açıkçası birçok bilgi başka bir yerden edinilebilir, ancak genellikle ortalama bir insanın anlayamayacağı tedavi jargonuyla anlatılır. İşte bu dengesizliği düzeltmek, sizden alınmış olabilecek bir şeyi, insanın temel bakım yeteneğini geri vermek ve başka bir birey zamanınıza ihtiyaç duyduğunda ve sizinle konuşmak istediğinde bunu eyleme dökmek için ilk girişimim.

Bu beceriler nelerdir?

Birincisi, içsel alan. Başka bir kişiyle birlikte olabilmek için onu kabul edebilecek bir iç alana sahip olmanız gerekir. Bu, kendi sorunlarınızın sürekli dikkatinizi dağıtacak kadar acil olmadığı ya da konsantre olamadığınız yaklaşan bir felaketten endişe duymadığınız anlamına gelir. Hayatınızı düzenleyerek kendinize içsel bir alan yaratın, yaptığınız her şeyin zamanınızı ve dikkatinizi etkileyecek sonuçlara yol açabileceğinin farkında olun. Hayatın sizi yönlendirmesine izin vermek yerine, istediğiniz sonuca katkıda bulunacak şekilde plan yapmaya ve hareket etmeye çalışın.

İkincisi, duyarlılık. Diğer kişinin nasıl olduğunu ve davranışları ve diğer işaretleri aracılığıyla neye ihtiyaç duyabileceğini dikkatle izleyebilmeli ve not alabilmelisiniz. Örneğin, birlikte olduğunuz kişi içine kapanıksa, oturduğunuzda koltuğunuzu kazımayın, sessiz bir güvenlik duygusu iletmek için sesinizi kısın ve gözlerinizin içine bakmasını beklemeyin. Kişinin karşınıza nasıl çıktığını öğrenmeye çalışın ve aranızdaki mesafeyi azaltacak şekilde tepki verin.

Üçüncüsü, dinleme. Dinleme, çeşitli düzeylerde işleyişi olan bir beceridir. Eğer buna inanıyorsanız, bu doğrudur. Herkesin bildiği gibi kendi kulaklarınızı dinleyebilirsiniz, ancak kendi kalbinizi de dinleyebilir misiniz? Başka bir bireyi kalbinizle dinlemek, birlikte hissetmek ve onların duygusal deneyimlerini paylaşmak anlamına gelir. Çoğu zaman bir duygunun ifadesinden önce içlerinde ikna edici bir duygu dalgası yükselir ve kalbinizle dinlediğinizde buna duyarlı olmanız mümkündür.

Sonuç

Bu 3 yetenek: içsel alan, dinleme ve duyarlılık, bir başkasıyla gerçekten birlikte olmanız ve etkili bir şekilde yardım etmeniz için yeterli olacaktır. Bunlar bir başkasıyla aktif olarak ilgilenmek için gerçekten iyi bir temel oluşturur. Yine de bir şey daha var. İnsanlar konuşmak ve seslerini duyurmak ister. Sorun çözme ya da müdahale etme konusunda çok aceleci davranmayın. Bu konuda bir şeyler yapma dürtüsü hissedebilirsiniz (özellikle erkekseniz!) ama yapmayın. Burada anlattığım becerileri sabırla ve tutarlı bir şekilde uygularsanız ve başka bir kişiye tamamen duyulma deneyimini yaşatırsanız, muhtemelen bunu kendi başlarına çözeceklerdir ve bu, meslekten olmayan bir danışman olarak sizin için mükemmel bir deneyimdir - başka bir kişinin kendi iç kaynaklarından sorunlarını çözme yolunu bulmasına izin vermiş olursunuz.